Temel kazısında Roma mezarları bulundu
Antik liman kenti Soli Pompeiopolis'in bulunduğu Mersin'in Mezitli İlçesi'nde inşaat temel kazısında Roma Dönemi'ne ait olduğu belirtilen 4 kaya mezar ortaya çıktı.
Perşembe, 09 Nisan 2009 16:56
Akdeniz Mahallesi'nde bina inşaatı için temel kazan inşaat çalışanları, mezar bulunca durumu polise bildirdi. Polis ekiplerinin Mersin Müzesi görevlilerine haber vermesiyle olay yeri incelemeye alındı. Yapılan incelemede, mezarların M.S. 2'nci Yüzyıl Roma Dönemi'ne ait olduğu saptandı. Müze yetkilileri, kayaların üst kısmından oyularak, mezar yapılmış olabileceğini söyledi. Mezarların içinden çok sayıda kemik ve kafatasının yanı sıra, parfüm şişesi, yağdanlık ve tencere kapakları çıktı. Kazılar Mersin Müze görevlileri tarafından devam ettirilirken inşaatın da 24 saat polis koruması altında olacağı kaydedildi.
‘BİLİNÇSİZCE KAZMAYIN’ UYARISI
Yaklaşık 1 ay önce ise ilçeye bağlı Kuyuluk Beldesi'nde bir temel kazısı sırasında aile mezarı olduğu tahmin edilen 4 mezara daha rastlanmıştı. Günümüzden 1800 yıl öncesine ait mezarlardan birinde yapılan kazı çalışmaları sonucunda, o dönemlerde mezarlara hediye olarak bırakılan koku şişeleri, gözyaşı şişeleri, bir sikke, mühür ve el baskı eşyası çıkmıştı. Mezardan çıkan tarihi kalıntılar Müze Müdürlüğü'ne teslim edilmişti.
Ortaya çıkan mezarın ardından, müze yetkilileri bilinçsizce temel kazma işlemi yapılmaması konusunda vatandaşları uyardı. Yetkililer önümüzdeki günlerde ilçede inşaat çalışmalarının hızlanması ile birlikte bu tür tarihi eser, mezar veya kalıntılarla daha çok karşılaşılabileceğini tahmin ettiklerini söyledi. Ayrıca yapılacak inşaat çalışmalarında tarihi ve kültürel varlıklara zarar vermeme açısından Mezitli Kaymakamlığı’na bilgi verilmesi, özellikle temel açma çalışmalarının konusunda uzman müze yetkilileri ve belediye yetkilileri gözetiminde yapılması önemle uyarıldı.
Antik Liman kenti Soli Pompeiopolis'in bulunduğu ilçede gün ışığına çıkan mezarlar ilçe halkına heyecan verdi. Mezarların Mersin turizmine kazandırılması gerektiğini söyleyen vatandaşlar, bu tür kaya mezarların binlerce olduğunu ve kazı çalışmalarının her noktada sürdürülmesini istedi.
timetürk
Hz. Muhammed'i müjdeleyen Barnabas İncili bulundu
Hz. Muhammed'in geleceğini müjdeleyen Barnabas İncili ele geçirildi.. KKTC polisi 29 Ocak’ta otobüs terminalinde düzenlediği bir operasyonda, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Sercan Çankaya ve Hilmi Höner’in çantasında Süryani alfabesiyle yazılı tarihi bir İncil ele geçirdi.
KKTC Eski Eserler İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu’nun ön incelemesinde 3 milyon TL değer biçtiği İncil’in, iki bin yıllık olduğu tahmini yapıldı ve kaybolan dördüncü St. Barnabas İncil’i olabileceği belirtildi. Operasyonun devamında Ali Rıza Arıoğlu, Ömer Akın, Kenan Arslan, Barış Can, Özgür Uzundal, Uğur Özgürlü, Ali Çoban da gözaltına alındı. Operasyonda Ali Çoban’ın garajında, 25 bin TL değerinde ana tanrıça ve 3 bin TL değerinde Hz. İsa kabartmalı kilit taşı da bulundu. Şüpheliler, yurt dışına çıkış yasağı konularak serbest bırakıldı.Barnabas İncil’i Hıristiyanlığın en tartışmalı konularından biri olarak kabul ediliyor. Hz. İsa döneminde yazılan tek İncil olduğuna inanılan ve ’Beşinci İncil’ de denilen Barnabas İncil’inde iddiaya göre, Hz. İsa’nın, "Tanrı’nın oğlu değil peygamber olduğu" yazıyor ve Hz. Muhammed’i müjdelediğine inanılıyor. Yazar Aydoğan Vatandaş, bir süre önce "Apokrifal" adlı kitabında dört Barnabas İncili’nden birinin Kıbrıs’tan çalındığını ve Genelkurmay Başkanlığı’nın elinde olduğuna dair iddialara yer vermiş, konu bazı gazete ve televizyonlarda haber olmuştu
ALINTIOsmanlı arşivlerine yoğun yabancı ilgisi!
Devlet Arşivleri Genel Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Budak, geçmişte Osmanlı sınırları içinde yer alan ülkelerin araştırmacıları başta olmak üzere yabancıların arşivlere yoğun ilgi gösterdiğini söyledi.
Budak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Osmanlı Devleti'nin yönetim başarısını merak eden yabancı araştırmacıların devlet arşivlerinde araştırma yaptığını belirtti.
Türkiye'de tarih bölümlerinin sayısının artmasına paralel olarak, iktisat tarihi, siyaset tarihi, siyaset bilimi ve sanat tarihi alanında son yıllarda farklı kesimlerden araştırmacıların, çok farklı konularda araştırma yaptığını ifade eden Budak, ''geçmişte Osmanlı sınırları içinde yer alan ülkelerin araştırmacıları Osmanlı arşivlerine yoğun ilgi gösteriyor. Amerika'dan Japonya'ya, Finlandiya'dan Yemen'e, Kuzey Afrika ülkelerine, özellikle Osmanlı hinterlandı sınırları içinde geçmişte yer alan Balkanlar ve Arap dünyası olmak üzere yoğun bir talep var. Bunların dışında Amerikan ve Japon araştırmacılar arşivle daha yoğun şekilde ilgileniyorlar'' dedi.
-''OSMANLI TARİHİ KONUSUNDA JAPONYA BİR MERKEZ HALİNE GELDİ''-
Yabancı araştırmacıların Osmanlı'nın başarısındaki sırrı araştırdıklarını kaydeden Budak, özellikle Japonlar'ın bu konuda yoğun bir çalışma içinde olduklarını belirtti.
Osmanlı Devleti'nin 16. ve 20. yüzyıl arasında Avrasya'nın merkezine hükmettiğini hatırlatan Budak, şunların söyledi:
''Yabancılar Osmanlı arşivleriyle neden ilgileniyor? Osmanlı başarılı bir şekilde hükmetmiş. Osmanlı'nın başarısının neye dayandığını öğrenmek istiyorlar. Osmanlı tarihi konusunda Japonya bir merkez haline geldi. Bizden bile Japonya'ya misafir öğretim üyesi olarak giden araştırmacılarımız var. Büyük emperyal devletler bunu yapar. Hedeflerindeki ülkelerin tarihini araştırırlar. Nitekim Napolyon da Mısır'ı işgal etmeden 10 yıl önce Mısır'a bir araştırma heyeti göndermiştir. İnsanlar ne yer, ne içer, neye tepki gösterirler? Bunları raporlar halinde almıştır. Rusya Orta Asya'yı fethetmeden önce 1857'lerde İstanbul Büyükelçisini Türkistan'a gönderip raporlar almış, bu raporlara dayanarak 1864'ten sonra Buhara, Semerkant ve Kaşkar'a kadar olan bölgeyi işgal etmiştir. Irak'ın işgalinden önce de kim bilir ne kadar araştırma yapılmıştır.''
Araştırmacıların Osmanlı Devleti'nin sosyo ekonomik yapısı, bürokratik organizasyonu ve siyasi işleyişini araştırdıklarını kaydeden Budak, şöyle konuştu:
''Bizdeki çalışmalar ise kişilere bağlıdır, bir yönlendirme yoktur. Çalışmalarımız niteliklidir ama çoğu da istikametsizdir, rastgeledir. Batıda bilgi güce endekslidir, gücün hizmetine verilmek için yapılır. Belki Amerika'da Kürtler konusunda daha fazla çalışma yapılmıştır. Rusya'da Kürdoloji Enstitüsü 19. yüzyılda kurulan bir bölümdür. Bizim kendi sorunumuz; Türkiye'de bu konuda üniversitelerimizde araştırma yoktur.''
Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünün çalışma şartları ve personelin niteliği konusunda yerli ve yabancıların cennet olarak nitelediği bir kurum olduğunu ifade eden Budak, hizmetler konusunda yerli ve yabancı araştırmacıların takdirini kazandıklarını sözlerine ekledi.Dünyanın ilk sarayının bulunduğu Aslantepe Höyüğü'nde iki yıldan bu yana yapılan kazı çalışmalarında Anadolu'da ilk merkezi devlet sistemini kuran Hitit uygarlığına ulaşılmaya çalışılıyor
Malatya Müze Müdürü İzzet Esen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Hititlerin M.Ö. 1700 yıllarında Anadolu'ya geldiklerinin bilindiğini, Anadolu'da yaşamış ender bir topluluk olduğunu ifade etti.
Hititlerin hukuk sistemiyle günümüz hukukuna dahi ışık tutabilecek kadar ileri olduğunu kaydeden Esen, şu bilgiyi verdi:
''Hititler, Anadolu'da ilk merkezi devlet sistemini oluşturan topluluktur. M.Ö. 1700'lerde Anadolu'ya üç farklı yoldan geldikleri biliniyor. Hititler, Anadolu'ya devlet oluşumu, yönetimi biçimi, eyalet sistemi gibi konularda çok önemli katkılar yaptı. 'Pankuş' adı verilen bir meclisi vardı. Hukuk sistemi oldukça gelişmiştir. Zaman zaman dışarıdan olan baskılar nedeniyle hukuksuzluklar yaşanmış olsa da ender bir hukuk devletidir. Anadolu'ya başta hukuk sistemi olmak üzere devlet anlayışıyla büyük katkı yaptılar.''
-''MALATYA TİCARET YOLLARINDA ÖNEMLİ BİR GEÇİŞ NOKTASINDAYDI''-
Bölgede Hititlerle ilgili yeterli araştırmaların yapılmadığını savunan Esen, şunları kaydetti:
''Aslantepe Höyüğü'nde fiilen devam eden kazı var. Bilgilerimizin birçoğu da bu kazılara dayanıyor. 1970'li yıllarda yapılan baraj kurtarma çalışmaları var. Buradaki çalışmalarda Hitit dönemine ait buluntular ele geçirilememiş. Daha geniş kapsamlı bir kazı olsaydı daha geniş bilgiler elde edilebilirdi. Son iki yıl içinde de Geç Hitit tabakasında kazılar başladı. M.Ö. 2000'li yıllarda Asurlarla Anadolu arasında yapılan ticaret sisteminin oluştuğu dönemlerde Mezopotamya'dan Anadolu'ya üç kervan yolu üzerinden geliniyordu. Bu üç güzergahtan iki tanesi Malatya üzerinden geçiyor. Malatya özellikle bu dönemlerde önemli ticaret yerlerine sahipti. Bu bölgede yeterli yüzey araştırmaları yapılmalı.''
İtalya La Spienza Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Aslantepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Marcella Frangipane başkanlığında sürdürülen kazılarda höyüğün kuzeyinde Geç Hitit Dönemi'ne ait bir yapı tabanı bulunmuştu.
Yaz döneminde Hitit dönemi ile ilgili kazılar devam edecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder