29 Nisan 2011 Cuma

AFRODİTİN SİMGESİ KARTAL SEMBOLÜ

KARTAL SEMBOLÜ
  Pek çok gelenekte kutsal bir yeri olan kartal sembolü, genellikle yükselmeyle, güneş, ateş, ışık ve göz sembolleriyle ilişkilendirilir. Kartal kötülüğün düşmanı olarak kabul edilir, dolayısıyla kötülükle mücadelenin de sembolü olarak ortaya çıkmaktadır. En çok Şamanizm’de olmak üzere, Eski Mısır, Çin, Hun, Sümer, Hitit, Aztek, Japon, Hint Gelenekleri’nde görülen, Neospritüalizmde Yüksek İdare Mekanizması’nın çeşitli niteliklerini temsil eden ezoterik bir semboldür.
  Yırtıcı kuşların en güçlüsü olan kartal, çok yükseklere çıkabilen ve buna rağmen yeryüzündeki her şeyi bütün detaylarıyla görebilen bir kuştur. Pek çok sembolde ve alegoride kartal bir kurban taşırken betimlenir. Bu gerçekte, daha alt seviyeli varlıkların, güçlerin, içgüdülerin daha yüksek güçler için feda edilmesinin sembolüdür. Dante kartala Tanrı der, Jung ise kartalı sadece “yükseklik” olarak tanımlar.
  Kartal bir yükseklik sembolü, güneş gibi ruhun sembolü ve genel olarak ruhsal prensibin sembolüdür. Gücün göklerdeki simgesidir, gök ile yer arasında hızlı bir şekilde gidip gelebilir ve güneşe gözünü hiç kırpmadan bakabilir. Mısır hiyeroglif sisteminde A harfi kartal figürü ile temsil edilir ki bu da hayatın sıcaklığının, Kaynağın, gücünün sembolüdür. Kartal, güneşin ışıkları altında yaşayan bir kuştur, dolayısıyla özünde ışıklı bir kuş olduğu kabul edilir ve hava ile ateş unsurlarını birlikte barındırır. Onun zıddı olan ise karanlığın ve ölümün kuşu olan baykuş, kimi zaman da kötülükle özdeşleştirildiği hallerde yılandır (1) Yılanla mücadele eden kartal burada karanlığı simgeleyen yılan karşısında ışığı, vicdanı, iyiliği simgeler. Aztek Gelenekleri’nde yılanı gagasıyla tutmuş olan kartal ışığın karanlığa karşı zaferini temsil etmektedir.
  Kartal Şamanların babası olarak kabul edilir. Sibirya Şamanları dansın ardından transa geçip yere yığılmaları sırasında ruhlarının göklere çıkmasını, ruhlarının kartallarca çekilen bir arabayla veya kayıkla taşınması şeklinde sembolize ederler. Kartal Türk Mitolojisi’nde ve Orta Asya Şamanizmi’nde yerin göbeğinden transla yükselen bazı Şamanların ulaşabileceği “göğün direği” veya “göbeği” sayılan bir yıldıza tünemiş bir Tanrı Elçisi olarak kabul edilir. Dogonlar, göğün göbeğinin Sirius Yıldızı olduğuna inanır ve kartala “usta kuş” derler. İsis İnisiyasyonları’nda üç kutsal hayvandan biri olan kartal Aztek ve Japon geleneklerinde “göksel güneşin kuşu” olarak tanımlanır.
 Güneşle ve dişil doğayı dölleyen eril eylemle özdeşleştirildiğinden kartal aynı zamanda babayı simgeler. Kartal ayrıca cesur uçuşuyla, hızıyla, gök gürlemesiyle ve ateşle karakterize edilir. Bu yüzden de kahramanlık asaletini işaret eder. Uzakdoğu’dan Kuzey Avrupa’ya kadar kartal, gücün ve savaşın tanrılarıyla özdeşleştirilen bir kuş olmuştur. Karada yaşayan arslanın havadaki özdeşi olarak kabul edilir, bu yüzden de bazen arslan başı ile simgelendiği görülür. Vedik Geleneğe göre, kartal aynı zamanda haberci olarak da önemlidir, İndra’dan Soma’yı (2) getirendir. Polonya Sanatı’nda kartal yıldırımın ve savaş türü bir çabanın sembolüdür. Tüm Doğu Sanatı’nda genellikle savaşırken gösterilen kartal bu halleriyle bazen dünyasal ve göksel geyikleri kuyruklarından birbirine bağlayan İmdugud Kuşu (3), bazen de yılanla savaşan Garuda’dır (4).
  Kolomb öncesi Amerika’sında kartalın ruhsal ve göksel prensibin arasındaki mücadeleyi işaret eden benzer bir sembolizmi vardı. Kadim Suriye’de bir sembolik ritüelde insan kollu bir kartal güneşe tapınmayı sembolize ederdi. Bu aynı zamanda ruhları ölümsüzlüğe ulaştırırdı. Benzer şekilde Hıristiyanlıkta da kartal gökyüzünden gelen haberciyi sembolize eder. Theodoret (5) genel olarak kartalı kehanet ruhuyla kıyaslardı, kartal birçok zaman Tanrı’ya yükselen duayı ve ölümlü insana inen lutfu da temsil eder. Dolayısıyla kartalın sezgiyi temsil ettiği de söylenebilmektedir. Genel olarak, diğer bütün kuşlardan daha yüksekte uçtuğu ve bu yüzden de ilahi olana en uygun sembol olduğu varsayılırdı. Uçma ve ateş saçma yeteneği, hakimiyet kurmak ve daha alçaktaki güçleri yok etmek için yükselmek, şüphesiz tüm kartal sembolizminin temel karakteristiğidir. Jüpiterin kuşu olarak o, Mezopotamya’dan çıkıp Anadolu’da yayılmış olan ürkütücü fırtına, en eski antik medeniyetlerin fırtına kuşudur. Kartal, Roma paralarında, lejyonlardaki imparator gücünün amblemi olarak yeralırdı. Simyada kartal, diğer temel özelliklerine ilave olarak buharlaşmanın da sembolüdür.
  Kartal, diğer hayvanlar gibi ikizler burcundayken tamamen veya kısmi bir bölünme yaşar ve böylelikle de iki başlı kartal ortaya çıkar. İki başlılık kartala 360 dereceyi aşan bir görüş açısı sağlar ve bu da Yüksek İdare Mekanizması’nın gözünden hiçbirşeyin kaçmadığının ifadesidir. Mekanizma, hem fiziksel alemde, hem de fizik ötesi alemde olan her şeyi görmektedir. Yani Yüksek İdare Mekanizması insanların hem fiziksel eylemlerini hem de düşüncelerini, niyetlerini gözlemektedir. Bu yönüyle kartal aynı zamanda “gözü her şeyi gören vicdanın simgesidir”.
  Neospiritüalist görüşte, kartal sembolünde kartalların çok yükseğe çıkabilmeleri ve böylelikle yüksek bilgiyle temas edebilmeleri bu sembolün ana fikrini oluşturur. Bu görüşte; uygulamaya bir örnek teşkil etmesi açısından yüksek enerjiler, yüksek tesirler, yüksek şuur ve yüksek fikirlerle temas etmek ve onları hayata geçirmek anlatılmak istenmektedir.
  Kartal olmanın gereği yükseklere çıkmak ve yüksekten kuşbakışı denen bakışla olayları ve durumları değerlendirebilmektir. Yükseğe çıkmanın, yüksek fikirlerle olmanın yararı ise geniş bir açıdan bakmayı sağlamasıdır. Yükselinmediği, yerde ve yatay durumda olunduğu zaman çok büyükmüş gibi gözüken olayların, kuşbakışıyla geniş bir açıdan bakıldığında, son derece küçük bir yer kapladığı ve sadece bir detayı oluşturduğu daha rahat görülür. Örneğin yerde iken kişinin önünde bir kara parçası veya bir su birikintisi varsa, o kara parçasını veya su birikintisini çok büyük bir alan olarak algılayabilir veya o su birikintisi kişiye adeta bir okyanus gibi görünebilir fakat yükseldiği zaman, yüksek bilgi ve yüksek enerji ile daha önce gördüklerini değerlendirdiğinde bütün içerisinde onun aslında ne kadar küçük bir yer kapladığını, onun sadece küçük bir detaydan ibaret olduğunu, adeta çok büyük bir tabloyu meydana getiren bir resimler bütününün küçük bir parçası olduğunu görmesi mümkün olur. Küçük parçalardan kastedilen onların önemsiz olduğu değildir fakat o, bütünü oluşturan küçük bir parçadır, aslında bu daha çok kişilerin idrakleri ile ilgili bir durumdur. Kişi yerde olduğunda her şeyi o küçük parça olarak görmeye başlar. Küçük toprak alanın ve küçük su birikintisinin çok büyük bir alan kapladığını zanneder fakat yukarı çıkabilirse, kuş bakışı ile o alana, olaylara veya duruma bakıp, değerlendirebilirse, onun sadece bütünü oluşturan küçük bir parça olduğunu çok rahat görecektir.
  Aşağıdan bakıldığında; yani olaylar düşük enerjili, düşük frekanslı enerjilerle değerlendirildiğinde, olayın arka planına ait olup görülemeyen birçok detay ve durum gözden kaçırılır, yüksekten bakıldığında ise tablo olabildiğince net görülür. En azından sadece kişinin kendi baktığı yönden değil, birçok açıdan olayları gözlemleme imkanı bulması mümkündür. Gerçekte, kuşbakışı denmesinin asıl anlamı da budur; insanın sadece kendi açısından değil, karşısındakilerin duygu, düşünce ve haletleri açısından da olaylara bakabilme, bunları o şekilde değerlendirme imkanı vardır. Kişi yükseldiği zaman yüksek bilgiyle temasa geçer, bütüne dokunur, daha bütünsel bir bakış açısıyla olayları değerlendirir. Birçok açı devreye girdiği için aşağıda iken bakılarak elde edilen değerlendirmelerin seyri değişir. Kartal sembolü aynı zamanda da daha fazla özgürleşmeyi temsil eder. Daha fazla özgürleşmek ise, yasalara uygun hareket edebilmektir.
  Ruhsal Öğretilerde, insanlara karşılaştıkları olaylara kartal bakışı ile bakmaları, olayların içinde kaybolmamaları tavsiye edilir. Bu maddenin varlık üzerindeki hakimiyetine son verebilmek, maddeye hakim olmak, maddeyi kontrolü altında tutmak demektir ki; yaşama kartal bakışı ile bakabilen insanlar, şuurlu olarak eğitme-eğitilme sürecine katılan, vazife realitesinin birer neferi olma sıfatını kazanan insanlardır.
Dipnotlar
(1)  Yılan aynı zamanda birçok gelenekte ebediliğin, kozmik gücün, ışığın da sembolüdür.
(2)
  Hint geleneklerinde tanrılardan çalındığına ve ölümsüzlük verdiğine inanılan içkiye verilen addır.
(3)
  Sumer Metinleri’nde gök gürültüsü bulutlarını simgeleyen kutsal bir kuştur.
(4)
  Altay Mitolojisi’nde, gövdesi, kol ve bacakları insan biçimli, kartal başlı, kartal gagalı ve kartal pençeli karakuşa verilen addır.
(5)
  Aziz Theodoret, sezgisel bir yazar, teolog ve Suriyeli bir Hıristiyan piskoposudur.
Kaynakça
· SALT, Alparslan; Semboller; RM Yayınları; İstanbul 2006.
·
 EBERHARD, Wolfram; Çin Simgeleri Sözlüğü; Kabalcı Yayınları; İstanbul 2000.
·
 CIRLOT, J. E. ; A Dictionary of Symbols; Dover Publications; New York 2002.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder